Türkiye: Gazeteci Sinan Aygül beraat etmelidir

Türkiye: Gazeteci Sinan Aygül beraat etmelidir - Protection

Sinan

ARTICLE 19, gazeteci Sinan Aygül’ün gazetecilik ve sosyal medya faaliyetleri nedeniyle ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ isnadıyla yargılandığı ve halihazırda temyiz aşamasında bulunan davada, Yargıtay 8. Ceza Dairesine bir uzman görüşü sundu. Ülkede kapsamı aşırı geniş ve muğlak olan bu hüküm çerçevesinde yargılanıp mahkum edilen ilk gazeteci olan Aygül, 10 ay hapis cezası ile karşı karşıya.  ARTICLE 19, Yargıtay’ı Aygül’ün derhal beraatine karar vermeye çağırıyor. Uzman görüşümüzde ayrıca söz konusu ceza normunun ifade özgürlüğü konusundaki uluslararası standartlar ve Avrupa standartlarıyla uyuşmadığını belirtiyor, Türkiye’den bu hükmün yürürlükten kaldırılmasını talep ediyoruz.

Tanınmış gazeteci Sinan Aygül 13 Aralık 2022 tarihinde sosyal medyada yerel polis memurlarını fail olarak içeren bir cinsel saldırı vakası iddiasını paylaşmıştı. Bu paylaşımı üzerine yerel vali tarafından aranan Aygül, daha sonra vali ile telefonda görüştüğünü ve kendisinden bir cinsel saldırı vakası olmadığını öğrendiğini belirten, bir iddiayı doğruluğunu teyit etmeden paylaştığı için özür dileyen ikinci bir paylaşım yapmıştı. 

Ertesi gün Aygül, Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi kapsamında ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçunu işlediği gerekçesiyle tutuklandı. Madde, ‘sırf halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayma’yı yasaklıyor. 28 Şubat 2023’te bu suçtan hüküm giyen Aygül 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kararda Aygül’ün sosyal medya paylaşımının ‘dezenformasyon’ niteliğini taşıdığı ve kamu barışını bozmaya elverişli olduğu belirtiliyor. Mahkeme kararda ayrıca Aygül’ün geniş çevrimiçi kitlesine ve çocukların cinsel istismarının ülke gündemindeki hassas bir konu olmasına dikkat çekiyor. Dosya halihazırda temyiz incelemesi için Yargıtay’da bulunuyor. 

Yargıtay’a sunduğumuz uzman görüşünde Türkiye’nin Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olması nedeniyle ifade özgürlüğüne getireceği her kısıtlamanın kanunla düzenlenmesi, meşru bir amaca yönelmesi ve demokratik bir toplumda gerekli olması gerektiğini yineleyerek, Aygül’ün yargılanmasının bu gereklilikleri karşılamadığını belirttik. Özellikle, 

  • Türk Ceza Kanunu 217/A maddesi 1. fıkrasındaki ‘gerçeğe aykırı bilgi’ kavramının muğlak olduğunu, neyin ‘gerçeğe aykırı bilgi’ olduğunun nasıl belirleneceğinin açık olmadığını düşünüyoruz. Ayrıca halk arasında ‘endişe, korku veya panik yaratma’ son derece öznel ve potansiyel olarak sınırsız bir tabir olarak karşımıza çıkmaktadır. 
  • Aygül’ün yargılanması, ifade özgürlüğünün orantısız bir kısıtlamasıdır. Kamu düzenini veya mahremiyeti korumak gibi belirli gerekçelerle ifade özgürlüğünün meşru bir şekilde kısıtlanması mümkün olsa da, bu kısıtlamalar için yüksek bir eşik öngörülmeli ve kısıtlamalar spekülasyona değil söz konusu ifade nedeniyle meydana gelen zarara dayanmalıdır. 

ARTICLE 19 ayrıca Aygül’ün yargılanmasını, kendisinin eleştirel gazeteciliği nedeniyle sıkça tacize uğradığı gerçeği çerçevesinde değerlendirmektedir. Aygül günümüze dek gazetecilik çalışmalarıyla bağlantılı olarak 137 adet ceza soruşturmasına tabi olmuş, Haziran 2023’te Tatvan Belediye Başkanının güvenlik görevlileri tarafından ölüm tehditleri almış ve fiziksel saldırıya uğramıştı. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymanın suç olarak düzenlenmesi üzerine verilen ilk mahkumiyet kararı olduğundan bu dava ve Aygül’e verilen 10 aylık hapis cezası, Türkiye’deki otosansür atmosferini pekiştirme, gazeteciler ve diğer kişileri suç iddialarını raporlamaktan caydırma ve yetkilieri eleştirmekten korkacak hale getirme riski taşıyor. 

ARTICLE 19 olarak Aygül’ün yargılanmasının ifade özgürlüğünün ihlali olduğunu belirtiyor, kendisi hakkındaki mahkumiyet hükmünün bozulmasını ve beraatini talep ediyoruz. Bununla birlikte Türk Ceza Kanunu 217/A hükmünün uluslararası ifade özgürlüğü standartları ile bağdaşmadığını ve bu hükmün yürürlükten kaldırılması gerektiğini yineliyoruz. 

Uzman mütalaasının Türkçe çevirisini okumak için tıklayın