Uluslararası hukuk kişilerin hem ifade özgürlüğünü (MSHUS Madde 19; AİHS Madde 10) hem itibarını (MSHUS Madde 17; AİHS Madde 8) korumaktadır. İfade özgürlüğü itibarı korumak için sınırlanabilirken ve belirli koşullar tabi tutulurken, itibarsızlaştırma (Türkiye’de hakaret veya karalama olarak da anılıyor) ile ilgili kanunlar hem hükümetler hem de özel sektördeki erk sahipleri tarafından zorlayıcı sorular soran gazetecileri caydırmak ve doğru haber yazanları engellemek için kolaylıkla bir silah haline gelebilmektedir.
İfade özgürlüğü hakkı
İfade özgürlüğü hakkı herkesin, ülkesel sınırlara bağlı olmaksızın her çeşit bilgiyi ve fikri, herhangi bir müdahale olmaksızın sözlü, yazılı ya da basılı biçimde, sanat eserleri biçiminde ya da kendi seçeceği herhangi bir başka biçimde araştırma, edinme ve iletme özgürlüğünü de içerir.
Uluslararası hukukta ifade özgürlüğü yalnızca çok belirli koşullar kapsamında sınırlanabilir-bahse konu sınırlamaların üç aşamalı testi geçmesi gerekmektedir, bu testin aşamaları şu şekildedir:
- Yasalarda öngörülmüş olması
- Başkalarının şöhreti dahil-meşru bir çıkarı koruması bakımından zorunlu olmalı
- Demokratik bir toplumda gerekli ve güttüğü meşru amaçla orantılı olması gereklidir.
Şöhretin korunması
Ayrıca bühtan, mahkemeye itaatsizlik ve saygısızlık, hakaret, itibarsızlaştırma, karalama veya iftira olarak da bilinen itibarsızlaştırma bir başka kişinin şöhretine zarar verme anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, itibarsızlaştırma kanunları salt amacının gerçek ve tüzel kişilerin dava açma ve haklarında dava açılma hakkını tanıyarak şöhretini koruma olduğu durumlarda ifade özgürlüğüne yönelik uluslararası kanunların meşru amacına hizmet edebilir ve bu amacın başarılmasına etki edebilir.
İtibarsızlaştırma ile ilgili kanunlar gerçek veya tüzel kişilerin meşru şöhretini -örneğin, hakikatin ifade edilmesinin kişiyi itibarsızlaştırma sorumluluğundan muaf tutması- korumalıdır. İtibarsızlaştırma aynı zamanda bahse konu şöhrete ilişkin ufak değil ciddi bir düzeyde zarar verme durumunu içermelidir.
İtibarsızlaştırma ile ilgili kanunların meşru amaç testinde başarısızlığa uğrayabileceği, aşağıda belirtilenler dahil, bir dizi yol bulunmaktadır:
- Bayrak, devlet veya dini semboller gibi objelerin ‘şöhretini’ korumaya çalıştığı durumlarda
- Devletin ‘şöhretini’ korumaya çalıştığı durumlarda
- ‘Onur’ algısı gibi subjektif hisler ve fikirleri korumaya çalıştığı durumlarda
- Kamu görevlilerinin veya organlarının eleştirilmesini önlemeye çalıştığı durumlarda
İtibarsızlaştırma ile ilgili kanunlar kapsamında ifade özgürlüğüne getirilen kabul edilemez sınırlar
ARTICLE 19’un İtibarsızlaştırma Prensipleri itibarsızlaştırma ile ilgili kanunlar kapsamında hiçbir biçimde ifade özgürlüğünün kabul edilebilir sınırlar çerçevesinde değerlendirilemeyecek hususlarla ilgili bir dizi kısıtlama ortaya koymaktadır.
-
İtibarsızlaştırmanın kriminalize edilmesi
İtibarsızlaştırma ile ilgili her türlü ceza kanunu yürürlükten kaldırılmalıdır-itibarsızlaştırma fiilinin kriminalize edilmesi üç aşamalı testin gereklilik standardını geçmediği için uluslararası insan hakları standartlarına aykırıdır.
İtibarsızlaştırma ile ilgili ceza kanununu muhafaza eden devletlerde, bahse konu kanunlar şu minimum standartları içermelidir: ilgili açıklamanın gerçek olmadığı, sorumlu kişinin açıklamanın yalan, yanlış olduğunu bilmesi veya kasıtlı olması, ve en önemlisi bu fiillerin itibarsızlaştırıldığı iddia edilen kişi veya kuruma zarar verme niyetinde olması. Böylesi kanunlar kamu davaları için kullanılmamalıdır; ve cezaevine konulma gibi ağır cezalar asla kullanılmamalıdır.
-
İtibarsızlaştırmanın hedefleri
İtibarsızlaştırma ile ilgili kanunlar ifade özgürlüğüne yönelik sınırlamaların:
- Kamu organları,
- Siyasi partileri,
- Devletin sahip olduğu şirketlerin
şöhretini koruduğu durumlarda meşru olarak değerlendirilemez.
İtibarsızlaştırma ile ilgili kanunlar kapsamında krallar, devlet başkanları, hükümet yetkililer dahil kamu görevlilerine özel korumalar sağlanmamalıdır. Uluslararası ifade özgürlüğü standartları uyarınca bu görevlerde bulunan kişilerin esasen daha geniş ölçekli incelenmeyi tolere etmelidir.
-
Düşüncenin açıklanması
İtibarsızlaştırma ile ilgili kanunlar düşüncenin açıklanmasını sınırlamak için kullanılamaz. Burada kast edilen yanlış olduğu kanıtlanabilecek olgusal çağrışımı olmayan veya makul bir biçimde bir olgu açıklaması olarak yorumlanamayacak-hiciv veya mizahi açıklamalar dahil-açıklamalardır.
-
Öncesinde uygulanan sansür
İfade özgürlüğüne yönelik sınırlamanın itibarsızlaştırma gerekçesiyle yayımlanmasından önce uygulanması asla kabul edilemez.
-
Kaynakların korunması
Bir itibarsızlaştırma davasında gazeteciler hiçbir zaman gizli kaynaklarını açıklamaya zorlanmamalıdır ve böylesi davalarda kaynaklarını açıklamamaları kendilerine karşı kullanılmamalıdır.
-
Makul yayımlama
İtibarsızlaştırma ile ilgili kanunlar bir ifadenin yanlış olduğu tespit edilse bile makul bir biçimde yayımlanmasında kamu yararının olduğu değerlendirilen durumlarda kullanılmamalıdır. Medya bakımından kabul edilen mesleki standartlar uyarınca hareket etmenin normalde makulluk testini geçmesi gerekir.
-
Başka kişilerin sözleri
Başka kişilerin sözlerini adil ve doğru bir biçimde yayınlayan veya kişinin yazar, editör ya da yayımcı olmadığı ve itibarsızlaştırıcı beyanları yaydıklarını makul bir biçimde bilmediği durumlarda itibarsızlaştırma ile ilgili kanunlar cezalandırma için kullanılmamalıdır. İnternette faaliyet gösteren aktör ve teşebbüsler içeriğini değiştirme sürecine dahil olmadıkları üçüncü taraf içerikleri için hiçbir zaman sorumlu tutulmamalıdır.
-
İmtiyazlı ifade
Kamu yararının belirli durumlarda özgürce konuşabilen kişilere ihtiyaç duyması nedeniyle bazı ifade biçimleri hiçbir zaman itibarsızlaştırma ile ilgili kanunlar kapsamına alınmamalıdır. Bu açıklamalar yargılama sırasında yapılanları, yasama organları veya komitelerinin süreçlerinde yapılanları, yemin altındaki beyanlar veya yasaya uygun kurulan organların raporlar kapsamındaki beyanları, yasama organları tarafından yayımlanması emri verilen belgeler veya bu kapsamdaki her türlü haberi içermektedir.
Usul ve çözüm
İtibarsızlaştırma davaları tesis edilen hükümlere itiraz etme, ekonomik durumu her ne olursa olsun hukuki temsiliyete erişim dahil adil yargılanmaya ilişkin uluslararası standartlar ile uyumlu olması gerekmektedir. Bu davalar şöhrete yönelik zararın kendi yargılama yetkisinde ortaya çıktığı durumlarda kullanılmalıdır.
-
Sadece zarar verme amacıyla açılan davalar
İtibarsızlaştırma ile ilgili kanunlarda esas ve usul bakımından kötüye kullanımını zorlaştıran, ifade ve medya özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki yaratmak için kullanılan kamusal katılıma karşı stratejik davalamayı önleyici engeller bulunmalıdır.
-
Çözümler
İtibarsızlaştırma ile ilgili çözümler orantılı olmalıdır-bunun anlamı yanıt veya düzeltme hakkı gibi manevi çözümler öncelenmelidir. Yalnızca bu gibi tedbirlerin yetersiz kaldığı durumlarda cezalar uygulanmalıdır ve bu durumlarda dahi böylesi çözümlerin potansiyel caydırıcı etkisi dikkate alınmalı ve kanunda herhangi bir minimum ceza belirlenmemelidir.
İhtiyati tedbir kararları davacının yalnızca telafi edilemez bir biçimde zarar göreceğinin gösterilebildiği durumlarda geçici olarak uygulanmalıdır veya daimi bir biçimde uygulanması görülen bir duruşmanın ardından mahkeme kararı temelinde olmalıdır. Tedbirlerin daimi bir biçimde uygulanması yalnızca spesifik itibarsızlaştırıcı açıklamaya ve ilgili spesifik yayıncılarına yönelik olmalıdır.
Bu yayın ve Türkçe çevirisi Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla ARTICLE 19 sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.